saat

4 Mayıs 2016 Çarşamba

ÇOCUKLA İLETİŞİMİN ÖNEMİ

Çocukla İletişimin Önemi 

     
     Anne-baba, çocuk üçgeninin sağlam temeller üzerine kurulması için erkek ve kadın arasındaki iletişimin temelinin sağlam olması gerekir. Ancak bu sayede aileye katılacak olan bebekle gerçek bir iletişim kurulabilir. Doğduğu günden itibaren çocuk, yaşayabilmek için anne-babasına ihtiyaç duyar. Çocuğun kendi ayakları üzerinde durabilmesi, özgüvenini geliştirebilmesi, kendisiyle ve çevresiyle uyum içinde, barışık olabilmesi, kendisini doğru ifade edebilmesi, ailenin vereceği eğitime ve ailesiyle olan iletişime bağlıdır.Erken çocukluk döneminde çocuğa verilecek “sevgi” ve “güven” duyguları, çocuğun ömür boyu sürecek yaşamsal değerlerini ve kişilik özelliklerini belirleyecektir. Anne-baba ve çocuk arasındaki iletişimin gücüyle sevgi ve güven duygusu doğru orantılıdır. İletişim yoksunu ilişkilerde sevgi ve güvenden eser yoktur. Çocuğun annesiyle olan iletişimi, onun dünyasında çok büyük önem taşır.

 Çocuğu Dinlemek 

İletişim, bir sanattır. Hele söz konusu olan çocuksa bu sanatı daha iyi öğrenme gerekir. Çünkü çocukla kurulan iletişim ne kadar sağlıklı ise çocuğun ruh sağlığı da o kadar iyidir. Günümüzde anne-babalar çocuklarına ne kadar çok oyuncak alırsa, ne kadar çok onun isteklerini yerine getirirse o kadar iyi iletişim kurduklarını düşünmektedirler.
İletişim, çocuğunuzun her türlü sorununu dinlemektir. Ama gerçekten çok iyi dinlemek dinliyormuş gibi yapmamak. Anne- babalar, televizyon karşısında ya da bir işle meşgul olduğu zaman çocuk kendisine seslendiğinde duymazlar. Çocuk bir kez daha anne￾baba diye seslenir, bu kez sesini biraz daha yükseltir. Çocuğun yüksek sesi onları rahatsız eder ve “Ne sabırsız çocuksun, meşgulüm, görmüyor musun?” der. Burada iyi bir iletişimden söz edilemez. Bazen de çocuk herhangi bir gereksiniminden dolayı yine annesinin yanına gelir ve annesiyle konuşmak ister. Çocuk uzun uzun anlatır. Anne, çocuğuna bakar ama onu dinlemez. Çocuk konuşması bitince annesinden bir onay, bir dinleme belirtisi ister fakat annesi dinlemediği için boş gözlerle ona bakar ve çocuğun iletişim kurma girişimi başarısızlıkla sonuçlanır. Çocuğun yaşı kaç olursa olsun, onu, gerçekten, can kulağıyla çok iyi dinlemek ve bunu ona hissettirmek gerekir

Çocuğu dinlerken; 


  • Zihinde sizi meşgul eden diğer olayları bir süre için erteleyin.
  • Çocukla konuşurken, onun boyuna göre eğilerek, aynı seviyeye gelmek gerekir.
  • Çocuğun söylediklerini dinlediğinizi mimiklerinizle, baş hareketleri ile onaylayın. Söylenenleri duyduğunuzu belirten bir tekrar, özümleme yapın, duygularını isimlendirin. (örneğin:çocuk arkadaşının kendisini sevmediğini söylüyorsa ona boşver demek yerine, bu seni üzmüş olmalı demek daha doğrudur. )
  • Çocuğun sözünü kesmeyin ve anlatacaklarını bitirene kadar sabırla dinleyin.
  • İsteği ya da söylediği size çok mantıksız gelse de olumsuz tepki göstermeyin.
  • Onun duygularını paylaştığınızı ona dokunarak, sarılarak ifade edin.
  • Söylemek istediklerinin bittiğine emin olunca, olayın niteliğine göre, onun anlayabileceği bir dille siz de konu hakkındaki düşünce ve duygularınızı ona anlatın.

       Sadece dinleyerek çocuğu rahatlatır, sorununa çözüm bulmasına yardımcı olabiliriz. Anne-baba çocukları ile aralarında bazı şeylerin iyi gitmediğini görünce bunun nedenini çevrede ararlar. Bakıcı, okul ya da yakın akrabalar… Oysa sorun iletişimsizlikten kaynaklanır. İletişimsizliğin boyutu büyüdükçe çocuklar söz dinlemez hale gelirler.
      Çocuğun kendini ifade edebilme özgürlüğü ona hissettirilmeli, duygu boşalımı sağlamalıdır. Böylelikle çocuğun sosyal gelişimine yardımcı olunur

Çocukla Konuşma (Sen Dili ve Ben Dili) 

           Ben dili, kişinin o anda karşılaştığı durum ya da davranış karşısında, kişisel tepkisini duygu ve düşüncelerle açıklayan bir ifade tarzıdır yani duygu ve düşüncelerin içtenlikle ifade edilmesidir. Örneğin uzun süredir görmediğiniz bir arkadaşınızı görünce “Ne kadar hayırsızsın ben aramasam sen hiç aramayacaksın. “yerine “seni gördüğüme çok sevindim, keşke seni daha çok görebilsem. ” Demek bireyler arasındaki ilişkiyi daha sıcak hale getirir. Ben mesajları, başkaları hakkında değerlendirme ve yorumlamalarımızı değil, bizim duygu ve yaşantılarımızı açıklarlar. “Ne saygısız çocuksun, insan annesiyle böyle konuşur mu? “ gibi bir mesaj yerine, “Böyle cevap verdiğin zaman çok kırılıyorum, üstelik bana saygı duymadığını düşünüyorum. “ diyen bir ben mesajı duygularımızı(kırılıyorum), düşüncelerimizi (bana saygı duymadığını düşünüyorum) açıkladığı gibi, sen mesajının içerdiği saldırıyı da kaldırdığından, tartışmanın büyümesine engel olur.
Ben dili ile konuşmak, duygu ve düşünceleri anında ilettiği için kullanılan kişiyi rahatlatır. Kavga eden iki kardeşe “Kardeşler kavga etmemelidir. ” Yerine, “Kardeşinle kavga ettiğiniz zaman başım çok ağrıyor, çok üzülüyorum. ” demek daha etkili olur. Çünkü çocuk annesine bu olumsuz duyguyu yaşatmamak için davranışının sorumluluğunu alıp değiştirmeyi göze alır.

        Kızgınlık ve öfke gibi olumsuz duygularımızı yapıcı bir dille ifade etmek öğrenilebilir yöntemdir. İşten yorgun gelen anne koltuğa uzanır, çocuksa elindeki tencere kapaklarını birbirine vurarak evde dolaşır. Anne sinirli bir şekilde çocuğa kızar “Kes şu gürültüyü, bıktım artık. ”,çocuk hâlâ gürültüye devam eder. Anne : “Bu çocuk beni bir gün öldürecek, şimdi kalkarsam görürsün. ” Çocuk: “Anne ben oynuyorum” diye devam eder ya da hiçbir şey söylemeden ağlayarak devam eder. Anne :”Ne yaramaz çocuksun, seni aptal çocuk. “ diyerek çocuğun elindeki tencereleri alır, çocuk da ağlamaya devam eder. Anne bu şekilde davranmak yerine, ben dilini kullansa çocukla arasındaki ilişkiyi bozmamış olacaktı. Annenin ben mesajı şöyle olabilirdi: “İşten yeni geldim, çok yorgunum, kapakları birbirine vurduğun zaman başım çok ağrıyor, çok sinirleniyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder